Reportedly, the waterfront mansions along the Bosphorus, leaning back on lush green groves, had made Istanbul look like a corner of paradise by creating a riot of colors together with deep blue water of the sea in front of them back in the old days. Nowadays, although the lush green groves behind them are no more, although some of them have lost connection with the sea because of the road running in front of them, the waterfront mansions have still been revealing the historic fabric of Istanbul.    

And we have decided to describe some of the most beautiful waterfront mansions of Istanbul for you.

Sırtlarını yemyeşil korulara vermiş, boğaza sıfır sıra sıra yalılar, önlerindeki masmavi deniz sularıyla bir renk cümbüşü oluşturup, cennetten bir köşe gibi görünmesini sağlarmış eskiden İstanbul’un. Bugünlerde yemyeşil korular yok olsa, kimilerinin önünden yol geçip, denizle bağlantısı kesilse de, İstanbul’un tarihi dokusunu gözler önüne seriyor yalılar.

Biz de sizler için İstanbul’un en güzel yalılarından bir kısmını anlatmaya karar verdik.

BogaziciYali

WATERFRONT, MANSION, OR MANOR?

In Istanbul Sightseeing Guide, Murat Belge says that the word “Yali” is Greek and means “waterfront”, and adds: “In Turkish, on the other hand, yali refers to the houses (mostly wooden) generally built on the waterfront.”

Actually, in order to be waterfront mansions, the mansions, which are frequently confused with manors, must definitely have connection with water. If we deduct the manors that are now landlocked and even in ruins from 445 waterfront mansions of the Ottoman era, the ones that have survived are rather limited in number.

YALI MI, KÖŞK MÜ, KONAK MI?

Murat Belge, “Yalı” kelimesinin Yunancadan geldiğini ve “kıyı” demek olduğunu anlatıyor İstanbul Gezi Rehberi’nde ve ekliyor: “Türkçede ise genellikle deniz kıyısına yapılmış, (çoğu ahşap) evlere yalı denir.”

Aslında sık sık konak ile karıştırılan köşklerin yalı olabilmesi için mutlaka suyla bağlantısı olması gerekiyor. Osmanlı döneminde sayısı 445’i bulan yalılardan suyla bağlantısı kesilen ve hatta harap haldeki konakları da çıkarırsak günümüze ulaşabilenlerin sayısı ise az.

EMINE VALIDE PASHA WATERFRONT MANSION

Emine Valide Pasha Waterfront Mansion was built on Cevdet Pasha Avenue of Bebek on the Rumeli side of Istanbul Strait by Italian architect Raimondo D’Aronco in 1902. Today, this waterfront mansion serves as the Consulate General of Egypt.

It is also known as “Khedive Palace”, “Emine Valide Pasha Coastal Palace”, “Khedive Ismail Pasha Waterfront Mansion”, “Valide Pasha Waterfront Mansion”, “Consulate General of Egypt Coastal Palace”.

Built for the first time in 1781, and then restored for a few times, the waterfront mansion has been bought by Sultan Abdülhamit II and presented to Emine Sultan, mother Khedive Abbas Hilmi Pasha, as a gift.

One of the largest waterfront mansions of the Bosphorus, Emine Valide Pasha Waterfront Mansion has one of the longest shoreline with its 76-meter long quay.     The only woman entitled “Pasha”, Emine Valide Pasha has wanted to donate her waterfront mansion to the State when Turkish Republic was established, but since she was addressed as “Mrs. Emine of Bebek” instead on Valide Pasha in the official correspondence, she has gotten angry and donated the waterfront mansion to the Egyptian Government. She has stipulated that the building is used as consulate building forever. The building restored in 2011 has been put into service again.

EMİNE VALİDE PAŞA YALISI

Emine Valide Paşa Yalısı; İstanbul Boğazı’nın Rumeli yakasında Bebek Cevdet Paşa Caddesi’nde 1902 yılında İtalyan mimar Raimondo D’Aranco tarafından inşa edilmiştir. Bugün, bu yalı Mısır Konsolosluğu olarak hizmet vermektedir.

“Hıdiv Sarayı” , “Emine Valide Paşa Sahilsarayı”, “Hıdiv İsmail Paşa Yalısı”, “Valide Paşa Yalısı”, “Mısır Konsolosluğu Sahilsarayı” olarak da isimlendirilir.

1781’de ilk kez inşa edilen, sonra birkaç kez yenilenen yalı, Sultan II. Abdülhamit taradından satın alarak, Mısır Hıdivi Abbas Hilmi Paşa’nın annesi Emine Sultan’a hediye etmiştir.

Boğaz’ın en büyük yalılarından biri olan Emine Valide Paşa Yalısı 76 metrelik rıhtımıyla en uzun sahil şeritlerinden birine sahip. “Paşa” unvanını alan tek kadın olan Emine Valide Paşa, Türkiye Cumhuriyeti kurulunca yalısını Devlete bağışlamak istemiş, fakat resmi yazışmalarda, kendisine Valide Paşa değil de, “Bebekli Emine Hanım” diye hitap edildiği için sinirlenip yalıyı Mısır Hükümetine bağışlamıştır. Binanın ilelebet konsolosluk binası olarak kullanılmasını şart koşmuştur. 2011’de, yenilenen yapı yılında, yeniden hizmete açılmıştır.

EGYPTIAN YUSUF ZIYA PASHA WATERFRONT MANSION

One of the famous merchants of the era Egyptian Yusuf Ziya Pasha has wanted that his waterfront mansion to be more majestic that the Khedive Summer Palace in Beykoz because of the show-off competition between him and Khedive Abbas Hilmi Pasha, and had the waterfront mansion as ten-storey together with its seven-storey tower.

Yusuf Ziya Pasha Waterfront Mansion, which is the head office of Borusan Holding now and landlocked as road runs in front of it, is colloquially known as the “Haunted Mansion”.

The waterfront mansion, located on the left hand side of the road from Rumelihisarı to Emirgan and appearing like a monument for its red bricks and spectacular tower, remained empty for a long time after Yusuf Ziya Pasha, who had fallen into financial difficulty during the First World War, moved to Egypt together with his family, and thus the building began to be called the “Haunted Mansion”. As per the will of Yusuf Ziya Pasha who died in Egypt, his grave is built of the stones taken from the tower of the mansion.

MISIRLI YUSUF ZİYA PAŞA YALISI

Dönemin ünlü tüccarlarından Mısırlı Yusuf Ziya Paşa, gösteriş çekişmesi içinde olduğu Mısır Hıdivi Abbas Hilmi Paşa ile aralarındaki rekabet yüzünden yalısının Beykoz’daki Hıdiv Kasrı’ndan heybetli olmasını istemiş ve yalıyı yedi katlı kulesiyle birlikte on katlı olarak inşa ettirmişti.

Önünden yol geçtiği için artık denizle bir bağlantısı olmayan ve günümüzde Borusan Holdingin faaliyetlerini sürdürdüğü Yusuf Ziya Paşa Yalısı, halk arasında “Perili Köşk” olarak da anılıyor.

Rumelihisarı’ndan Emirgan’a giderken yolun sol kenarında, kırmızı tuğlaları ve görkemli kulesiyle bir abide gibi görünen yalı Birinci Dünya Savaşı sırasında maddi sıkıntıya düşen Yusuf Ziya Paşa’nın ailesi ile birlikte Mısır’a göç etmesi üzerine boş kalmış, bu nedenle de “Perili Köşk” diye anılmaya başlanmış. Mısır’da ölen Yusuf Ziya Paşa’nın mezarı vasiyeti gereği, köşkün kulesindeki taşların sökülüp yaptırılır.

CHIEF PHYSICIAN SALIH EFFENDI WATERFRONT MANSION

Chief Physician Salih Effendi Waterfront Mansion, which has come up on the agenda again because of the tanker that led to a big accident as its rudder jammed while navigating through the Bosphorus in April 2018, is located between Beykoz Anadoluhisari and Kanlica on the Anatolian side of Istanbul Strait. Of the waterfront mansion built as two separate parts for men and women (i.e. harem) in 1850, only the harem part has survived to the present day.

Salih Effendi who was the chief physician of Sultan Abdülmecit was also a botanist. A rose planted and grafted by Salih Effendi, who was the physician of three sultans, in his own garden is known as “Hekimbaşi Rose”. The surviving harem part of Hekimbaşi Waterfront Mansion, painted in red ochre, is composed of three separate sections positioned side by side. One of these sections has three floors, the other has two floors, and the last one has one floor. In this way, it creates a rather aesthetic image when looking from the sea.

HEKİMBAŞI SALİH EFENDİ YALISI

2018 Nisan’ında Boğaz’da seyrederken dümeni kilitlendiği için büyük bir kazaya yol açan tanker yüzünden yeniden gündeme gelen Hekimbaşı Salih Efendi Yalısı, İstanbul Boğazı’nın Anadolu yakasında Beykoz Anadoluhisarı ile Kanlıca arasında yer alır.

1850 tarihlerinde harem ve selamlık olarak yapılmış olan yalının, günümüze yalnızca harem kısmı gelebilmiştir.

Sultan Abdülmecit’in hekimbaşılığına getirilen ve yalıya ismini veren Salih Efendi aynı zamanda bir botanik bilginidir. Üç sultanın doktorluğunu yapan Salih Efendi’nin bahçesine diktiği ve kendi aşıladığı bir gül “Hekimbaşı Gülü” adıyla biliniyor.

Hekimbaşı Yalısı’nın günümüze gelen, aşı boyalı harem kısmı, yan yana üç ayrı bölümden meydana gelmiştir. Bu bölümlerden biri üç, biri iki, diğeri tek katlıdır. Böylece denizden bakıldığında oldukça estetik bir görüntü yaratır.

CYPRIOT MEHMET PASHA WATERFRONT MANSION

This waterfront mansion located on Göksu Avenue of Kandilli-Üsküdar on the Anatolian side of Istanbul Strait was built in 1780. It is the waterfront mansion that has the broadest facade by Istanbul Strait. The length of its coast is 64 meters.

It is called Cypriot Waterfront Mansion, Cypriot Mehmet Pasha Waterfront Mansion, or Kara Vezir Waterfront Mansion. The first owner of the waterfront mansion is İzzet Mehmet Pasha, one of the grand viziers of Abdülhamit I. When it was bought by Cypriot Mehmet Emin Pasha in 184o, the waterfront mansion began to be called Cypriot Waterfront Mansion.

The ceilings of the sea- and garden-side iwans of the waterfront mansion that has 21 rooms in total (fifteen downstairs rooms and six upstairs rooms) is decorated with wooden reliefs, and the facade of the mansion has been enlivened with cantilevers.

Three big Turkish baths built in the garden of the waterfront mansion at the end of the 18th century could not survive. Only a marble faucet and pool have survived from the garden of the waterfront mansion. This waterfront mansion was a favorite meeting place for authors like Pierre Loti and Yahya Kemal, and hosted famous persons such as Iraq King Faisal and French Princess Eugenie.

KIBRISLI MEHMET PAŞA YALISI

İstanbul Boğazı’nın Anadolu yakasında Üsküdar Kandilli Göksu Caddesi’nde bulunan bu yalı 1780 tarihlerinde inşa edilmiştir. İstanbul Boğazı’nın en geniş cepheli yalısıdır. Sahil uzunluğu 64 metredir.

Kıbrıslı Yalısı, Kıbrıslı Mehmet Paşa Yalısı veya Kara Vezir Yalısı isimleri kullanılır. Yalının ilk sahibi I. Abdülhamit’in sadrazamlarından İzzet Mehmet Paşa’dır. 184o yılında Kıbrıslı Mehmet Emin Paşa tarafından satın alınınca yalı Kıbrıslı Yalısı olarak anılmaya başlanmıştır.

Alt katta on beş, üst katla altı olmak üzere toplam 21 odası olan yalının deniz ve bahçe tarafındaki eyvanların tavanları ahşap kabartmalarla süslenmiş, dış cephesi çıkmalarla hareketlendirilmiştir.

Yalının bahçesindeki 18. yüzyılın sonlarında yapılmış 3 büyük hamamı günümüze gelememiştir. Yalının bahçesinden günümüze sadece mermer bir musluk ve havuz kalmıştır. Bu yalı Piyer Loti ve Yahya Kemal gibi yazarların çok sevdiği bir toplantı yeriydi ve Iraklı Kral Faysal ve Fransız Prensesi Eugine gibi ünlüleri ağırlamıştır.